Bunu kendime o kadar çok sorup, yaşadım ki...Kafamda onlarca karşılaşma senaryoları ve kalp çarpıntıları birikti...
Seninle karşılaşmak, zamanı ve mekânı aşarcasına, bir rüyanın kapısından içeri girmek gibi bir şey olurdu...
Seninle karşılaşmak, fildişi kulemde, herkeslere uzak; sana, yakından da yakın bir buluşma olurdu, sessizce...
Seninle karşılaşmak, Yedi Cüceler'deki Pamuk Prensesin, Prensin öpücüğüyle uyanması gibi muhteşem bir güzellik...
Kaf dağındaki simurgun kanatlarında uçmak gibi, özgür...
Seninle karşılaşmak, bazen evimin kapısında, öyle titrek ve şaşkın...
Mutfağımda sana kahve yaparken, fincanların kırılmamak için direnmesi...
Nefeslerimizin acze düşüp, teslimiyete kanat açması...
Seninle karşılaşmak, Kızkulesine karşı omuz omuza oturup çay yudumlarken, şükürle gözlerimizden süzülenleri usulca silmek....
Üsküdar'dan Kuzguncuk'a doğru elele yürümek ve arada bir banka oturup, boğazın sularında akıp gitmek...
Seninle karşılaşmak, iki denizin birbirine kavuşması, aradan engellerin kalkması...
Şarkılar boyunca dans edip, gözce, gönülce konuşup, gecikmiş hasreti gözbebeklerimizde derinlemesine yaşamak...
Seninle karşılaşmak, şu dünyada geçmişlerin mucizelerinin derununa vakıf olma lezzeti...
Seninle karşılaşmak, bir özlem şiirinin mısraları arasından çıkıp, bestelenmeye mayalanmak...
Seninle karşılaşmak, boğulduğum sensiz günlerden sonra, dudaklarından nefeslenmek...
Hasretlerimizin birbirine karıştığı demlerde, ırmaklarca coşup demlenmek sabahlara kadar...
Seninle karşılaşmak, kıyamet öncesi kıymetli bir eseri, zayi olmaktan kurtarıp, ona nihayet hak ettiği ihtiramı sunmak...
Seninle karşılaşmak, olmayacak bir dua sevgilim, olmayacak...