Bu çağın problemlerinden biri de, bakıp görememek. Buna rağmen görsel tutkunuyuz. Her yerde, her mekânda elimizde telefon. Gördüklerimizi gönül gözümüz için değil, telefonumuz ve dolayısıyla paylaşmayı hedeflediğimiz ''takipçilerimiz'' için görüyoruz. Aslında bakıyoruz. Görsek, gördüklerimizde hikmet sırları aralanacak ve telefon aklımıza bile gelmeyecek! Adam mübarek kutlu şehirde Kâbe'de selfi derdinde. Dönmüş arkasını Allah'ın evine fotoğraf çekme derdinde. Diğeri uçurumun kıyısında fotoğraf çekecek. Bazen çekemiyor kendisi haber oluyor! Düşüp ölüyor çünkü. Son kareden habersiz...
Bakıp göremediğimizi söylerken, yaşadığımızı anı göremediğimizi, yaşadıklarımızın kıymetini idrakten mahrum; hızlıca akan zamanın içinde kaybolduğumuzu ifade etmek istiyorum.
Sizin yeteneklerinizi, kalitenizi göremeyen bir aile, anne-babanız ya da eşiniz varsa, yükselme şansı için şartları zorlamanız gerekir, yoksa sizi bulundukları seviyeye çeker heba olmanıza sebep olurlar!
Eşiniz sizdeki meziyetlere burun kıvıran biriyse, ne onunla mutlu olma şansınız vardır ne de veriminizi arttırma hali... Size bakınca sizi görebilen, dilinizi kımıldatmadan gönül dilinizi duyan bir yol arkadaşı ne büyük bir nimet değil mi?
Varlığında kıymeti bilinenlerden olmanız temennisi ile...
______________
Görsel sahibine teşekkürler.