22 Aralık 2020 Salı

Sen Yine de Gelme!



sen ey!
niçin hep, işlediği günahtan sonra, 
gam kapısının eşiğinde,
yana yakıla el açan bir mücrimin, 
avuçlarına döktüğü hasretler,
nedametler gibi, aranılan oluyorsun? 

kendisini dövdüğü anda gidip ''anne'' diyerek
annesinin dizlerine sarılıp ağlayan çocuk ben miyim?
dönüp dolaşıp gidilen kürkçü dükkânı desem 
yanlış anlaşılır! 
dönüp dönüp nefesinden öpülen,
öpmeye doyulamayan kadın desem, 
belki meramım hissedilir...

biliyor musun kalbim? 
''son'' dediğimde içimde ne fırtınalar koptu!
uçurumlardan düştüm!
boşluk baştan sona ben oldum!
sana yazamamak, seni yazamamak asıl ayrılık bu!
babam öldüğünde bile hissetmemiştim bu yetimliği!
sende öğrendim mahrum kalıştaki mahzunluğu...
ne isyanlar açtı kabullenilmemiş bu hazin bir finale...

adını anmayacağım! 
mektup da yazmayacağım diye,
sen ey!
kalbimden silinmiş mi olacaksın? 
seni anmadığım gün asıl ben ölmüşümdür!
istesem de geçemiyor, gidemiyorum senden. 
burnumda sızı, gözlerimin kıyısında sızıntısın sen!
şiirlerin teması, şarkıların bestesi, güftelerin canısın...
unutmak ne mümkün, adını anmadığım seni..!

Viyana gecelerinde senmişsin aradığım, o soğuk mevsimde. 
Karl Meydanında avare avare gezişlerimde beni üşüten...
Salzburg'un eski dar sokaklarında karşılaşmayı umduğum.
Eyfel'den Paris'e hüzünlü dalgın bakarken de düştüğüm arayış...
Stefan Zweig'ın o beni ağlatan kitabında gördüğüm kadın,
Milena için çırpınan Kafka'ya dudak büktüğümde, 
kalbime oturan senmişsin. 
adına kitaplar da yazsam, 
mektuplara son demekle sen son olmuyorsun ki,
mektup yazmasam şiirler var. 
şiirler sussa, melodilere kim engel olabilir?
hep içimde çalan güftesi bende saklı,
o içli nağmeleri kim susturabilir?  

sen ey!
hüznümün ifadesi kadın!
belki bir gün çıkar gelirsin diye içimde saklı bir ümitsin. 

sen yine de gelme!