31 Temmuz 2023 Pazartesi

Yansımalar 28


''Sensizim, asabiyim, yıkığım, yılgınım, eksiğim, yarımım, rengim yok; solgunum, sesim yorgun... Sensizim ve zaman hızla heba oluyor...Sensizim ya bak soldu içimdeki gökkuşağı...Tüm griler benim, tüm sarılar benim...'' 
[Rüveyda'ya mektuplar sh: 31]

Bazen soruyorlar sesin niçin hüzünlü, bir şey mi oldu, diye...

Evet bir şey oldu, çok büyük bir şey!..
Gündelik telaştan kaynaklanan bir şey de değil üstelik! Ömürlük bir şey oldu!..

Ömrüme bir güneş doğdu, ne dokunabildim, ne sarılabilidim...
Sıcaklığı, hayali vardı, uzaklardan... Sesi, nefesi vardı uzaklardan...
Güzelliği nur yüzü vardı, uzaklardan...
Ötesi yoktu, olmayacaktı!..
Sesimden nasıl gitsindi hüzün...

Soruyorlar sesin niçin hüzünlü, bir şey mi oldu, diye...
Çok şey oldu, tüm kalan ömrüme doldu, kalbimi doldurdu, gözlerime doldu...

Beklenmeyen bir şey oldu! Başedilemez bir şey oldu!
Şarkı oldu, şiir oldu, sevgi oldu, sevda oldu, özlem oldu, aşk oldu da, ümit olamadı...Vuslat olamadı...

Kızıl ikindilerin vazgeçilmez türküsü, kara gecelerin beklenen rüyası oldu da, sabahlar hep yetim, hep mahrum, hep ıslak kaldı...

Bir şey oldu, söylenmez bir yara, dermansız bir dert oldu...

Sonra ne kadar gri varsa hepsini kucaklayıp odama/bahtıma doldurdum. Tonlarca gri...Açık, koyu, mat, canlı, ölgün...tonlarca...Hepsi elele vermiş ağlamakta...

Sarılar nerede? 
Nerede sonbaharım, hadi ağustos çık aradan, gelsin sarı mevsim...
Kentpark boşalmaya başlasın...İnsanlar üşüyüp evlerine erkence kaçsın...

Rüveyda!
Senin olmadığın bir dünyada bana hazan, sesime de hüzün yaraşır...


30 Temmuz 2023 Pazar

Böyle biline!


Buna benzer anlamlı sözleri hemen hergün bolca okuyoruz. 
Öncelikle şahsım adına ifade etmeliyim ki, hayatta şaşırıp üzüldüğüm yanlışlar, olaylar, suç ve günahlar olmuştur ama iş kınamaya gelince asla kınamam. Kategorize etmem. Kişisel bir hataya bütüncül bakıp o kişinin üzerini çizmem. Bunun tek istisna alanı vardır; vatan, devlet, din, kutsallar. Onlara saygısızlık ve saldırıyı kınarım da, mazur da görmem yerinde öfkelenirim de...
Geçen günkü şarkı sözleri için sanatçımızın adını çizmedim, yine itikaden sakıncalı olmayan şarkılarını dinlerim. 
Bir şeyin altını tekrar çizeyim: Bendeniz yalnızca itikadi bir meselede tepkimi yerine göre sert gösteren biriyim ki bu imanın gereğidir. Yoksa hoca değilim, alim hiç değilim, takva bir muvahhid değilim, dinini bilen ama uygulamada çokça kusurları olan günahkâr bir Müslümanım. 
Böyle biline.!


ne de haberin olur

Uzakların sesi çok,
Yakınlarsa hep suskun...
Ne özlediğimi bilirsin,
Ne de haberin olur öldüğümden...

*

Uzakların sesi yok, yakınlar ise yorgun. 
Ne hasretimi duyarsın, ne de haberin olur özlediğimden. 
[Vahap Osmanlı]


29 Temmuz 2023 Cumartesi

Neden mi?


Zor bir sual. 
Bunu bir zaman kendime defalarca sordum, sonra ''bildiğin şeyi sorup durma!'' dedim. 
Belki de yalnızlığı seviyorum, tek oluştan şikâyetim yok.
Belki de ''derin ahlar'' sebebi ile bu halim kendimden kendime bir ceza...
Belki de hebaya gitmiş sevilerimin ardından gelen küskünlük hali...
''Aşık kadınlar'' onlardan özür diliyorum. Aşktan da... 
Belki de çırpındıran çaresiz bir sevda...

Aşk başlıbaşına yetmez, sevmek yetmez. Anlaşmak, anlaşılıp kıymet görmek ve o kıymeti karşılıklı hiç kaybetmemek gerek. 

İnsan öyle bir yere varıyor ki, o yer artık aşka farklı bir tanım, bakış getiriyor. 

"Leyla'dan Mevla'ya'' makamına erişemesek de hissediyoruz. 
Baki O, vefa O, şefkat, merhamet O...Kerem ve lütuf Onda...
Binler hatamızı yüzümüze vurmadan, hatta ima bile etmeden elimizi bırakmayan O...
Menfaate ihtiyacı olmadan kapısını son nefese kadar açık tutan O...
Hakiki aşk Onun katında, Ondan...
Onun aşkına erişemesek de hissediyoruz ve biliyoruz ki erenler o aşkla erdiler...
Allah azze ve celle...



Ey Şair! [11]

Ey Şair!

Sesin geliyor, uzun zamandır okuyorum yazdıklarını. 28. Mektubun gibi başlamak istedim. Ezberlediğim satırlarından sana sesleniyorum.

Özlem bize yazılmış bir pranga. 
Bu prangalara sarıldıkça çoğalıyor sevgim. Yazdığın onca mektuba cevap vermek isterdim ama bu kendi dünyanda kurduğun Rüveyda'ya haksızlık olurdu. Belki de büyü bozulurdu.

Sen ne kadar beni Kentparkta beklesen de ben seni İstanbul'da bekliyorum. Sen çocukluğunla, ruhunla buraya aitsin. Garipliğin de yarım kalışımızdan. Ne merhametin, hoşgörün, alçakgönüllüğün ne de ruhun seni orada tutuyor. Kaçışlarda, savruluşlardasın.

Satırlarımı çoğaltmak istiyorum beni suskunluğa itiyorsun. Garip adam'a yorum yapmak isterken ufak bir mektuba dönüştü. Neden, ne cesaretle yazdım bilmiyorum. Bir an önce sana gönderip kaybolmalıyım.

Seni çok seven Rüveydan.

https://youtu.be/611ylOlMOY8




28 Temmuz 2023 Cuma

canımın ütopyası

Günler akıyor, 
Zaman koşar adım,
Biz, sanki yerimizde mıhlı...
İmkânsızın kale kapısı.
Günler akıyor, 
Bir şey değişmiyor, 
Gelemiyor o beklenen an...
Ah canımın ütopyası,
Alnımın çırpınan yazısı,
Değişmeyen coğrafyam,
Üzülme!
Böyle de severiz biz...


27 Temmuz 2023 Perşembe

İsyankâr şarkılar!


Bir damladan.yaratılan, anne rahminde şekil verdirilen bir çiğnemlik ete ruh üflenilen insan böyledir, kendisini yoktan var edene ve vakti geldiğinde de mutlaka ölümle bu sınav sahnesinden indirecek olan, Rabbine (özgür irade sahibi bırakıldığı için) soru sorabilecek hatta kafa tutabilecek cür'ette  nankör ve vefası olmayan, haddini, sınırlarını, yaratılışını, aczini, kulluğunu unutandır.

Ve işte, bir cahil cesareti örneği daha!
Hem Rabbim diyeceksin ve hem de o Rabbe utanmadan HAŞA adaletin bu kadar mı diye sorup, basacaksın isyanı!..
Rabb isminin bir manası da terbiye eden demektir. Sen edepsizlik etmişsin. (*)

Karşıyım her şeye demekle de kalmayıp ver cezamı diyecek kadar fütursuzluğun dibini bulacaksın! 

Bu kadıncağız değil miydi başka bir şarkı sözünde ilk peygambere (as) HAŞA  "cahil Adem" diyen...

Bu ve benzeri (arabesk) şarkılarla/şiirlerle hatta bazı film/tiyatrolarla bir asra yakın zamandır bu milleti gülerek cehennemlik ettiler! 

İslâm hukukunda, fıkıh kitplarında kelimei küfür bablarında bunun sayısız örnekleri vardır. Özeti ise, kişi kelimei şehadetle İslâma girer ve yukarıdaki saygısız örnekteki gibi de İslâm'dan çıkar. Bu kadar açık ve net.
Kelimeler çok önemlidir, ağızdan çıkanadır itibar.

El Adlu Allah'ın mübarek isimlerindendir ve gerçek adalet sahibi anlamına gelmektedir. 

Hür doğdun bu doğru da işte nefsine esir gidiyorsun! Sen, sana emanet verilen bedeninde emanet bir ruhsun ve başıboş olduğun vehminle, bu hayatın senin olduğunu sanıyorsun!

Bazı hastalıklı ruhların işi gücü İslâm  ve onun yüce değerlerine ilkelerine sataşmak, alay etmek,savaş açmaktır. Ama Allah acele etmez. "Yakında bileceksiniz!" buyurur ve sırayı ölüm melekleri alır.

İsveç'te kutsal kitabımız yakılıyor, ya ülkemde neler oluyor? 

___________

(*) Onca dinlenilesi bestelere imza at, bu ülkede ünlü ol ve kazan, sonra ekmeğini yediğin ülke kutsallarına insanına hakaret et. Bu kadar mı yaşadığınız toplumun değerlerinden uzak, yabancı yetiştirildiniz? 
İnanmayabilirsiniz, bu sizin özeliniz, bu özelinizle geneli rencide ettiğiniz an gönüllerden düşersiniz. Tabii bu saatten sonra bu çok umrunuzda! Nasılsa ün ve para sahibisiniz, iyi de yalnız öleceksiniz!

*

Bir şey daha ilave edeyim; tenkit ettiğim şarkıcının üstünü çizip, boykot etmiyorum, yalnızca o tür şarkılarını asla bile bile dinlemem ve bu konuda sizleri de uyarmak istedim. Nasılsa bu da iki güne unutulur. 


26 Temmuz 2023 Çarşamba

Ben de isterdim

Ben de isterdim, evli-barklı olayım, çoluk-çocuğa karışayım.

Ben de isterdim, kırkıncı evlilik yıldönümünü ilk günkü yıpratılmamış sevgi, saygı ve sadakâtle kutlayayım...

Ben de isterdim, bir elimde baston bir elimde kadınımın eli, sahilde, parkta dolaşayım. Küçük alış-verişlere çıkalım. 

Ben de isterdim, yalnızlıkların bile uzaktan mahcup bir edayla baktığı yalnızlığımı şen eyleyeyim...

"Sevdi beni yalnızlık, sonra bir baktım ben de ona aşık olmuşum." diyen yalnız Murat'a selâm olsun...



25 Temmuz 2023 Salı

Garip bir adam'a devam


1. İnsan kendisini nefs basamaklarında biraz tanıyıp çek edebilmişse, kendi gerçeğinden hareketle övgülerde şımarmayacağı gibi yergilere de önem verecektir. 
Zira kişi bilir ki o iltifatlardaki kendisi değil, iyi niyetli dostların bizatihi kendileri, güzel gönüllerine aynalık etme durumudur. 

2. Murat'ı sevenlerin iltifatlarını da işte sırf sizin gibi sanki bir hazımsızlığı/kıskançlığı😊 laf çakarak giderme eylemindeki dostları düşündüğümden özellikle yayınlıyorum...

3. Ayrıca bloğum benim hatıra defterim/günlüğüm gibi. İlerde yazmaktan emekli olursam bir kitabı okur gibi okuyacağım. 

4. Murat'a kıymet ve zaman verip okuyup yorum mail gönderenlere, burada yayınlamakla, Murat da değer verdiğini, önemsemiş olduğunu gösteriyor.

5. Evet egom mutlaka vardır, yani her insan gibi. Lakin tiye alan bir maili te böyle yayınlayabilecek kadar da kendimle barışık bir yanım var. En azından sanatçı kaprisi yapmıyorum;))

6. Yoksa prensip olarak çakma mailden kendisini gizleyenleri muhatap almayabilirdim değil mi?

7. Övülmeyi seven. Demek gelen mektupları olduğu gibi yayınlasam, hak etmediğim o övgü ve sevgi gösterisi sizi yatağa düşürüp hasta edecek. Siz çok yaşayın e mi 🤭 



Garip adam'a gelenler


"Huzurlu, sağlıklı, bereketli ve gönlünce kocaman bir hafta garip ama sevgi dolu adamın olsun."

*

"Evet,
Sen Garip Bir Adamsın!
Kalbinin Derinlikleri Göründüğü İçin Gözbebeklerinden,
Yolunu Kaybeden İnsanın,
Doğru Yolu Bulabilmesi İçin Sana Bakması Yeter...

Evet,
Sen Garip Bir Adamsın!
Ne Zaman Aralarsan Gönül Pencereni
Seyrine Dalar İnsanlar...

Evet,
Sen Garip Bir Adamsın!
Nefesin Ruhun Serinliği,
Sesin Yıldızların Fısıldayışı...

Evet,
Sen Garip Bir Adamsın!
Sana Dair Umutlar Biriktiridikçe Avuçlarda,
Sevdanın Rengine Bürünür Yürekler
Bir Gülümsemende Can Bulurlar...

Evet,
Sen Garip Bir Adamsın!
Şiir Gibi Bir İnsansın..."

*

"Hem garip (aynı zamanda tuhaf anlamında) ve de ıssız bir adamsınız."

*

"Hayranım bu adamın mahcubiyetine..."

*

"Nasıl bir şey bu dünyaya ait bir şeyler talep etmemek. Örneğin millet ev, araba, tatil, yeni model cep telefonu için büyük çaba içinde. Garipsiniz gerçekten hocam.."

*
"Garip bir adamdı..
Kalabalığı pek sevmez 
Lakin içinin kalabalığın da Rüveydasını arardı...
Belki bu yüzden bulma çabası ile her gönüle bakardı...
(biraz da esprisi olsun)😉"




* * *
Abartılmış sevgi cümlelerinden kaynaklanan hatıra kalacak kıymetli mektuplar. Tabii ki cevap vermeden herkese teşekkür ediyorum, sevgiler...[MM]



24 Temmuz 2023 Pazartesi

Garip bir adamdı

"Şehir önemlidir. Bir şehre ait olmak, yaşadığın yeri benimsemek, içselleştirmek önemlidir. Çünkü insan yaşadığı yerden bakar dünyaya. Yaşadığı yere benzer." [Bekir Fuat]

Garip bir adamdı, basit yaşar, basit görünmeyi de severdi. Bazı önemsiz rollerin figüranları gibi, kendisini önemli bir aktör gibi pazarlayanlara da gülerdi. 

Garip bir adamdı. Yaşadığı şehre yabancıydı. Ne doğru dürüst ilçelerini, ne de önemli caddelerini, özelliklerini bilmezdi...Rivayete göre bir dönem Kentparka kadar yürüyüşler yapar, sanki kaybettiği bir şeyi arardı...

Garip bir adamdı. Komşuları dışında yaşar göründüğü şehirde kimse onu tanımazdı. Hoş komşuları da ne kadar tanımışlarsa, selâmlaşma ve kısa hal-hatır sormayla bir insan tanınmaz ya... 
Tanımak için "tanışmak" ve sonra "tartışmak" gerek. Yolculuk, alış-veriş gerek. Ve mutlaka bir çatı altında zaman paylaşmak gerek. 

Garip bir adamdı. İnsan sevgisini kaybetmemek için insanlardan kaçardı...Onda olanı kimseler bilmez ve umursamazdı. Bir cismi gözünüze çok yakın tutun, onun ne olduğunu anlayamazsınız. Yakınları insanı anlamaktan uzaktır. Şehrin kalabalığında kaybolduğunuz gibi onların da bakışlarına gayp olursunuz. Çok yakın olmak bazen perdedir hakiki görüşe...

Garip bir adamdı. Çöplerden plastk toplayanlara, eskicilere mahcup ve suçluluk duygusu içinde kaçamak bakışlarla çarşı işlerini görürken, sokak hayvanlarını ürkütmemeye itina ederdi...

Garip bir adamdı ve ait hissetmediği bu şehirde, -dünyaya ait şeylere talip olmamak dışında- insana garip gelecek bir hâli de yoktu...



23 Temmuz 2023 Pazar

Hayırlısıyla

"Şehir önemlidir. Bir şehre ait olmak, yaşadığın yeri benimsemek, içselleştirmek önemlidir. Çünkü insan yaşadığı yerden bakar dünyaya. Yaşadığı yere benzer." [Bekir Fuat]

Sondan giriş yapayım; yaşadığım şehre nankör değilsem de benzemek istemem. 
Kalabalık, kaba ve gürültücü kentler bana göre değil. (Şehir ile kent arasındaki farkı sevgili Haşmet Babaoğlu'na sorun.)

Bu kentin farklı bir ilçesinde belki de daha huzurlu olabilirdim. Hele bu sokak boğuyor bizi!
Gece 01.45'lere kadar balkonda, kapı önünde sesini hiç kısmadan konuşan, (sohbet/muhabbet eden demiyorum, kelimelerin kökenine epistemolojik açıdan da büyük ayıp olur) o saatte tıb bilgisi satan (!) ama görgü fakiri, başkalarına saygısız insanların, insanca uyarıldıklarında da insanlık dışı hallerinin çoğaldığı bu dünya, yakında hepimizi topyekûn silkelese gerek, çünkü çok azdık!

Ne maskeli, temassız günlerden, ne 7 ilimizi yerle yeksan eden o korkunç depremler, ne önü alınamaz anormal pahalılıktan ders ve ibret almıyoruz. 

Adam kendisinden yol isteyen taksiye yol veriyor, tam aynı hizaya gelirken taksiyi sıkıştırmaya başlıyor, sonrasında kamyonetten 3 eşkiya inip taksi şoförünü müşterilerinin yanında dövüyorlar. Peki sebep? 

Bu çağ, sebep-sonuç ilişkisini, mantık-akıl, iz'an-insaf bağlamından çoktan koparttı. Unutmayalım kural çok açık:"Merhamet etmeyene merhamet olunmaz." Biz böyle birbirimize saygısız, merhametsiz oldukça, Allah da bize merhamet etmeyecektir...

"Bir şehre ait olmak, yaşadığın yeri benimsemek, içselleştirmek önemlidir."

Şiirimsi başka şeyler yazacaktım, kalem yine beni dinlemedi. 
Ne bu şehri ne de yaşadığım bu çağı içselleştirmem, razı olmam mümkün görünmüyor. 
Ahir zaman fitnelerine bulaşmadan, hayırlısıyla bi öleydik...



21 Temmuz 2023 Cuma

Terasta senfoni

Kavuşmak yok bizim sevdamızda,
Hep böyle uzaktan tutsaklıkta,
Cümlelerin kelime aralıklarında,
Kızıl ikindilerde ıslanmış şarkılarda...

Şikâyet yok bizim sevdamızda,
Keşke yok, hepsi kursağımızda kalsa da...
Ne varsa kaderin çizdiği sınırlarda,
Şifrelenmiş şiirlerin senfoni terasında...


20 Temmuz 2023 Perşembe

Gitmek üzerine

''Kiracıyız bu dünyada'' diyen şarkıların kulakları çınlasın...

Gitmek için geldik ama bunu görmezden geldik. 
Hep uzun vadeli planlar hayaller kurduk. 

Gitmeyi, kiracı olduğumuzu unuttuk, oysa biz uzun bir yolun yolcusuyduk, hancı gibi, ev sahibi gibi davrandık...

Yanıbaşımızdan sevdiklerimizi uğurlarken bile, biz yine hancı rolünü kaptık. Sanki herkes gider, biz kalırdık.

Herkes gitti aslında, biz şu koca handa yapayalnızız. 

Bizi Yaratan nefeslerimizde, o nefesleri keşfetmek, o nefesleri yaşamak için gönderildik. Her nefes alış-verişte he sesinden Hay'ya...

Ve herkes herkesten gider...

Finali belli dostluklar, sevdalar, arkadaşlıklar vardır. Birgün biteceğini biliriz bilmezden geliriz. Bu bitişi bilmek istemeyiz. 

Belki anın sefasını sürmeyi mantıklı buluruz. Ne de olsa hiç bir an kalıcı ve devamlı değildir, bunu da biliriz. 

Ya handa hancı sahteliği ile mutluluk pozları, ya da handaki yolcunun bilinci ile ''bir ağaç altında az gölgelenip'' uzun yola revan olma, yolda kalmama çabası ile mutlu finalle el sıkışma...

Gitmeler durağında "bir yalnız insan''ız.

Çevremizdeki dostlarımıza, paramıza, pulumuza rağmen bir yalnızız ve sadece Allah ile varız...



böyle böyle

Sana sarılamadan, 
Böyle böyle geçecek işte günler...
Sana bakamadan,
Böyle böyle bitecek haftalar...
Sana gözlerine dalamadan,
Böyle böyle geçecek aylar...
Sana kokuna meftun olamadan,
Böyle böyle bitecek yıllar...
Bir masalı mırıldanarak,
Bir hâyâle inanarak,
Benim ömrüm böyle nihayetlenecek...

19 Temmuz 2023 Çarşamba

Kalp ölümü



"An gelecek, rüyalarım bile seni unutacak!"diye acıyla iç çektiğim an gelmişse eğer, zaten kalp ölümüm gerçekleşmiş demektir... 



18 Temmuz 2023 Salı

Sen yine de bir yerlere kaybolma!

Meğer hikâyem yeni başlamış...
Unutmanın mümkün olmadığı bir sensizlikmiş bu benimkisi...
Şimdi her kadında artık sen varsın.
Dün markette bana o nasıl sitemli bakıştı öyle...
Ya eczanedeki alaycı dudak kıvırışına ne demeli...
Bankta otururken yanımda iç çekişinin, kalbime sapladığı sancıdan bahsetsem ağlarsın...
Yetmezmiş gibi bir de telefonuma ekran koruyucu yaptım seni, iyi mi..
Şarkılardan seslenişine hiç girmeyeyim, ahlarsın...
Evde yan odadan seslenen annem mi sen misin, karıştırmasam iyi olacak, yoksa delirmeye başladığıma inanmak üzereyim...
Henüz delirmediysem de "samanlığı yakacak derecede" çok asabiyim!..
Millet pahalılıktan, ben yokluğundan burnumuzdan soluyoruz!..
"-Vallahi çok seviyorum seni adam!" sürekli tekrar eden bir kulak çınlaması...
Ah Rüveyda!
Senden sevgili dışında her şey oldu.
Hasret oldu, gözyaşı oldu, kitap oldu da, bir kavuşmak olamadık...
Sen yine de bir yerlere kaybolma!
Kalbimin yörüngesinden uzaklaşma...



17 Temmuz 2023 Pazartesi

Aşk üzerine üç-beş şey


"Hak etmeden sevilmek, gerçek aşkın eksiksiz kanıtıdır." (M.Kundera/Yavaşlık)

Tersinden "hak etmeyeni sevmek" şeklinde de okunabilir. 
Çek romancı aşkın gücünü, karşı konulmazlığını tek cümle ile özetlemiş...

Sevgisine karşılık bekler insan, iyiliğine teşekkür beklediği gibi...
Sevgiye en azından saygı beklenebilir lakin aşk başka bir şey...Karşılık beklemez. Bekliyorsa henüz hamdır, ona aşk denmez. 

Esasen aşk, zamansızlığı, imkânsızlığı, kuraldışılığı, eşitsizliği; dahası zorluğu sever ve onlardan beslenir büyür...

Sevgilinizle dargınken de onu sevmeye devam edersiniz...Hatta size ihanet ettiğinde dahi verdiğiniz tepkiler, suçlamalar, ithamlar ve dahi sövmeler aşkın can çekişirken çıkardığı iniltilerdir...

Aşk, sevgilinin yüzünde değil, sevenin göğsünde neşvü nema bulan girift bir çiçektir. Her ne olursa olsun, kökünden sökülüp atılmadıkça, bazı esintilerde kokusu gelir insanın canına dayanır...

Ah hepsi mecaz, hepsi misal!..
Hakiki aşka remz...
Anlayıp talip olabilene...


16 Temmuz 2023 Pazar

bir de

Bir de hiçbir yere varamayan aşklar vardır;
Ne kavuşmaya ne ayrılığa...


15 Temmuz 2023 Cumartesi

Seni seviyorum

Zamanın geldiğim noktasında artık kimselere ''seni seviyorum''diyemez oldum!

Her deyiş bana pahalıya mâl oldu...
Nasılsa seviyor diyerek, kimi fazla şımardı, kimisi ağırdan aldı, kimi küçümsedi, kimi de önemsemedi...

Bu, ister bir çocuk, isterse yakın bir canım, isterse aşkla bağlandığım bir kadın olsun...

Ne vakit ''seni seviyorum''desem, o sevgim sanki dediğim andan itibaren erozyona uğramaya başladı... ''Çantada keklik'' idim nasılsa, ''kıyımsızdım'' ve kolay kolay ''gidemezdim'' nasılsa...

Ne vakit ''seni seviyorum''diyecek olsam, sanki veda çanları çalmaya başlar oldu... 

Her ''seni seviyorum''deyiş, ''sen de herkes gibisin''e evrildi... 

Gün geldi, an geldi, ''seni seviyorum'' yalnızca gözlerimden, gönlüme sessizce süzülen bir ırmak oldu. 
Dilim lâl, gönlümse avazlarca bir volkan...

Galiba ben, sevince çok dolu dolu, taşkın seviyor ve bunu fazlasıyla gösteriyorum. Fedâkârlıkta sınır tanımıyorum...

Dilimdeki vedalar bir türlü gönlümde onay bulmuyor. Kin tutmayı bilmeyen bu adam artık kimselere ''seni seviyorum''diyemiyor...

Seni seviyorum
          diyemiyorum...








14 Temmuz 2023 Cuma

Sıradışı

"Bir insanı sıradan insanlardan ayıran en belirgin özellik nedir?"

- Sıraya girmemesi, girememesidir...

Sıradışılık da böyle başlar.
Üstad Necip Fazıl aklı yüksek ya da deha insanlar için "cins kafa" tabirini kullanırdı. Günümüzde "cins"e olumsuz anlam yükleniyor...

Demek ki kelimeler aynı olmakla birlikte, insanların onlara zamanın akışına göre yükledikleri anlamlar değişebiliyor, bu erozyondur, değişmemeli. Kavramlarda kargaşa ve hürmetsizliğin başladığı toplumlar da, işbu kargaşa ve hürmetsizlik davranışlara, fiiliyata da sirayet eder, yansır. Nitekim ediyor da.
İşte halimiz, her yerde hürmetsizlik huzursuzluk!

Sıraya girmemeye direnen insanlar, bu kargaşayı daha önceden sezip fark eden insanlar olabileceği gibi, psikolojik açıdan kendi iç dünyalarında bir şeyleri henüz yerli yerine oturtamamış kişilikler de olabilir. İçlerindeki huzursuzluk, kimi zaman dışa vursa da çoğu zaman fark edilmezler.

Her şeyi bilmekten, her şeyi anlayıp idrak ile yapılan yalnız ve garip bir sefer, sanıldığından da zor ve sancılıdır. Ve çoğunlukla huzursuzluğun hikâyesinde huzur son nefeste bulur insanı...

12 Temmuz 2023 Çarşamba

Azad ediyorum seni /Seslisi








Zül!

Bir gün bir yerlerde, sevgini mercek altına alıp, ispat etmeni isteyen birileri çıkarsa, tek bir kelime etme!

Hiç bir gerçek ve samimi sevgi, iddia makamının huzuruna çıkmaya tenezzül etmez, bu züldür, bunu sakın unutma!..

Tereddütsüz sen kır hakimin kalemini ve kendin çık veda sehpasına!..

Sevgi ve sadâkât sorgulamasının başladığı yerde, hikâye sona ermiştir...





10 Temmuz 2023 Pazartesi

9 Temmuz 2023 Pazar

Kentparkı öldürdüler!

Kentpark'ın adını değiştirmişler!
Gitmemem için bir sebep daha...
Daha önce de hâyâllerimi yok etmişlerdi!
Yetmedi,
Üstüne üstlük yarınlarımı da sürgüne gönderdiler...

Fülankes resmi merhumun adını oraya çaktılar diye,
Şimdi Kentpark'a sen de her park gibisin mi diyeceğim?
Diyemem!
Dersem, onunla yaşadığım tüm anıları bir kalemde çizmiş, 
İçimde yaşattiģım en özel şeyi,
Kendi dilimle musallaya yatırmış olmaz mıyım.

Kentpark'ın adını değiştirmişler!
Buna inanmak istemedim, istemiyorum.
Ben gönlümün Rüveyda'sını hep orada bekledim...
Geleceği varsa da gelmez artık beklenen...

Kentpark'ın adını değiştirmişler!
Daha önce de hâyâllerimi yok etmişlerdi...
Yetmedi,
Üstüne üstlük yarınlarımı da sürgüne gönderdiler...

Kentparkı öldürdüler!..


8 Temmuz 2023 Cumartesi

bütün kuşları salın

Kafes yapımı yasaklansın!
Önce yemleri sokaklara saçın!
Sonra da bütün kuşları salın,
Gökyüzü çığlıklarıyla şen olsun.
Ölümüne de olsa,
Onları bekleyen hasretlerine, 
Kanat çırpsınlar...
Bütün kuşları salın,
Hiç değilse onlar mutlu olsun...



varamadık

Hangi matematikle, 
Hesapla yaklaşsa kalbim 
Kalbinin sınırlarına, 
Ne toplama, ne bölme, 
Ne çarpma bizi çıkartmıyordu...
Ne şehirler arası yollar, 
Ne caddeler ne de sokaklar 
Sana çıkmıyordu...
Mevsimler bile hazana demirlemiş, Bir türlü bahara çıkmıyordu...
Vermeye hazır ömrüm bile 
Sana çıkmadı sevdiğim...
Düşünsene iki sevgiliden, 
Bir "sevgilim" çıkamadı...
Harfler de cimriydi, 
Kavuşmaya çıkmıyordu.
Kısacası bu matematikte 
Bir işlem hatası vardı, 
Çözüme ne yaptıysak, 
Varamadık...


7 Temmuz 2023 Cuma

hüznün meftunları

biz namütenahi bir hüznün meftunları,
ne bulduysak o hüzün havzasında bulduk...
firak da orada, vuslat da orada, gözyaşıyla yoğrulmuş mesrur çehreler de...
biz, şımarıkça egoları besleyen,
kaygısız kahkahalara hiç bir zaman kapı aralamadık,
açlık sınırında, 
dünya nimetlerinden mahrum biçareleri bile bile
mangal-pilaj sefalarına göz kırpmadık,
esasen biz bu handa yolcu olduğumuzu hiç unutmadık
unutturmayana hamd ile,
hatalarımıza yandık...


6 Temmuz 2023 Perşembe

Luna Park

Kim ister ya da sever aynı filmi defalarca izlemeyi?

Bazı tekrarlar kısır bir döngü, çıkmaz bir sokak gibidir, geçit vermez... Bir yere varamazsın!

Bazı tekrarlar kurumuş tulumba gibidir, boşa çaba, o topraktan artık su çıkmaz...

Hayatın bazı denenmişlerini tekrar denemek, zayi edilen ömür sayfalarındandır...Ne var ki gönül çoğu kez bu gerçeğe kördür!

Kimse boks torbası, stres topu da değil, başkalarına kızıp kızıp hıncını ondan çıkarasın!..

Ve kimse sen birisinden intikam almak için başvurduğun yeni heyecanlar aradığın hobi odası hiç değil. 

Birileri sanıyor ki canları istediği zaman gelirler (giderler) dönme dolaplara, çarpışan arabalara kadar oynayıp eğlenirler; doyunca ya da canları sıkılınca da çekip giderler...

Hey!
Kimse Luna Park değil!



5 Temmuz 2023 Çarşamba

yansımalar 27

"Sokağa çıkıp insanların pek olmadığı yerlerde yürürken sesli, avaz avaz şarkılar arasında sakladığım adınızı söyleyesim var... Rüveyda, Rüveyda!
Bir iki kişi görse de ya deli der ya çılgın, belki aşık diyen sezgisi yüksek birileri de çıkar... 
Bana hepsi yakışır. Aşk hepsi değil mi? Bu gidişle her durağa uğrayacağım nasılsa..." 
[Rüveyda'ya Mektuplar, sh: 31]

İlk karşılaşmamızda yalnızca gözlerine, bakışlarına odaklanacağım. Orada önce hayatı arayacağım ve sonra Murat'ı... 

Şu grisi koyulaşan dünyada solmaz bir mevsimsin sen Rüveyda...

Bugün, (parçalı bulutlu, güneşi yakmayan bu günde) bu satırları okuduktan sonra, kulaklığımı takıp, şarkılara eşlik ederek tenha yerlerde yürüyesim var. Yürüyesim, sana doğru...Adını haykırarak, hasretimi dağlayarak...

Ah adına modern zamanlar denilen günümüzde  bir Mecnun hürriyetine talibim. 

Aşk yüzünden avare, aşk yüzünden deli gömleği giymek ne güzel. 
Sen içinin göklerinde kanatlarını açmış süzülürken, dışında insanların hoyrat bakışlarının ayakları altında ezilmektesin. Ne muhteşem bir paradoks...

Rüveyda!

Dün gece gördüm seni...
Elinde bizim kitabımız, odanda bizi okuyordun. Saçların, omuzlarının kıvrımından beline sarmaşık...
Varlığımdan haberin olmadı, benden yana dönüp bakmadın. Dalgın ve sanki çok mutsuz, umutsuzdun. 
Üzülerek uyandım...

Yoksa bizim hikâyemizin gerçeği mi bu..?

Uyu!

Hiç yaşanmamış bir hayattan, gecenin dipsizliğine uzanış, desem haksızlık olacak...
Islak ve ıssız hüzünleri yok yere isyan ettirmenin manası yok...
Uyu!



4 Temmuz 2023 Salı

Güldürükçüler üzerine

Geçen gün YouTube'de önüme düştü.

İnsanları esprileri (!) ile güldürüyor...

Stendapçı yani ayakta...güldüren!

Pirleri gibi o da küfürbaz ve belaltı...

İsmini bile duymadığım güldürükçü de meşhurmuş meğer...

Para verip şovuna katılan güzellik uzmanı kadının silikonlu dudaklarını "basura" benzetti, alkış koptu! 

Kadın kalkıp gider dedim ama hiç bozuntuya vermedi, sonra o da kendisine hakaret eden şovmeni alkışladı!

Sevgililerini, eşlerini ve belki ailelerini götürüyorlar.

Muhakkak yüksek paralar ödeyip üzerine hakareti, aşağılanmayı da göze alarak eğlenmenin sosyolojisini, psikolojisini uzmanına bırakarak, toplumca düştüğümüz seviyeyi tarif edemiyorum. 

Adamın affedersiniz dili cinselliği olmuş. "Senden bi s***** olmaz diyor, salondan "arkadaş biraz edepli, seviyeli komiklikler yap, ayıp oluyor, sen sevgilime bu şekilde hitap etme hakkını nereden aldın..." diyen de yok, protesto için salonu terk eden de...

Arz talep, adam da fireni patlamış kamyon gibi seyircilere dalıyor,"senin fantazin ne?"diyerek...

Komedi, güldürü anlayışımız nasıl bu hale geldi. Ya belaltı ya dini kutsallar üzerinden...

Sonra gelsin seri sinema filmleri, hasılatlar. Ne şovları, ne kanalları, ne filmleri, ne TV kanallarındaki acaip programlarıyla işim olmaz. 

Bu, ayakta şov yapanları, palazlandıran ünlü yapan, takip edip, abone olan bu halk olduğuna ve bu kadar ucuz pespayeliklere gülebildiklerine göre benim gibi düşünenlere onların kahkaha attıkları noktada ağlamak düşer.


2 Temmuz 2023 Pazar

Bir Aziz Nesin sorusu

"Lâik olmanın birçok koşulu vardır; ama başat koşul, din işleriyle dünya işlerinin birbirinden ayrı olmasıdır.

Müslüman olmanın da birçok koşulu vardır. Ama Müslümanlığın başat koşulu, Allah'ın kelâmı olan Kur'ân’a inanmak, imân etmektir; yâni bu, din işleriyle dünya işlerinin birbirinden ayrı olmamasıdır. 

Bütün yasalar ve anayasalar zamanla değişir ama İslâm'ın anayasası olan Kur'ân değişmez ve bu anayasaya (Kur'ân’a) göre, dünya işleriyle din işleri birbirinden ayrılamaz. Çünkü Kur'ân, hem bu dünyanın hem öbür dünyanın değişmez kurallarını, yasalarını koymuştur. 

Müslümanlıkla lâiklik arasındaki en büyük çelişki de buradadır. 

Hem Müslüman hem lâik olunamaz.

Bu yüzden lâikliği kabul etmeyen, hatta lâikliğe düşman olan gerçek Müslümanlar kendi açılarından kesin haklıdırlar.” 
[Aziz Nesin / Bir tutam aydınlık, sh:44] 

"Önce yargımı söyleyeyim :
İslam cumhuriyeti kurmak isteyenler de, hilafeti ihya etmek isteyenler de, "Bizim dinimiz dünya işlerinden ayrılmaz" diyenler de haklıdırlar.
Bilimsel olarak onların haklılıkları açıktır. Ne var ki, haklılıkları yürürlükteki kanunlarla çelişkiye düştüğünden, haklı ama meşruiyet içinde değildirler.
Bu çelişkiyi, daha cumhuriyetin kuruluşunda batıdan aktarılan laiklik kurumunda aramalıdır. Batı kopyacılığının, biçimsel batılılaşma yanlışlığının Türkiye'ye en büyük zararı, laiklik kurumuyla gelmiştir.
Hristiyan batının laik olması çok normaldir, çünkü hristiyanlıkla laiklik çatışmaz. İslam dininden başka bütün dinler laikliğe uygun olduğu halde, islam dini kesinlikle laiklikle bağdaşamayan, çatışmaya düşen bir dindir.
Bir Müslümanın laik olması olanaksızdır. Müslümansa laik değildir, laikse Müslüman değildir."
[06.01.1969, Günaydın gazetesi]

                      * * * 

CEVABEN DERİM Kİ:

Aziz Nesin'in soru sormak adına gönderdiğiniz yukarıdaki bu tespitleri doğrudur. Yakın siyasi tarihimizle ilgili çarpıcı tespitleri de olmuştur. Ateist olduğunu saklamayan Nesin, dobra ve cesur bir yazardı. Türk edebiyatına sayısız eser ve dergiciliği ile büyük katkılarıyla tanınan A.Nesin'in kutsalımıza iftira ve hakaretlerle dolu Salman'ın kitabını biz Müslümanlara rağmen bu ülkede yayınlayacağını söylemesi akabinde Sivas'a gitmek gibi vahim hataları  olmuştur.

Fikrimi, 2 Temmuz 1993’te, Sivas Madımak Oteli’nde 35 canı kaybettiğimiz bir güne denk getirerek ifade etmek istedim. (Bu sebeple sizi bekletmiş oldum.) 
O vahşete katkısı olan, ihmal ve geç müdahale eden bütün katillere lânet olsun. Ve tabii bu tertiple iktidara darbe yapmak isteyenlere alet olan ahmaklara da...
A.Nesin bütün uyarılara rağmen oraya gitmese bu utanç yaşanmayacaktı. Bu özet girişten sonra konumuza dönebiliriz.

Gazete röportajında "..hristiyanlıkla laiklik çatışmaz" demiş, evet çünkü hristiyanlığın dünyaya ait bağlayıcı yasa ve kuralları yoktur. 

İslâm tarihinden buna ilk örnek Sevgili Peygamberimiz [sav]'in hayatı ve getirdiği dinin uygulanış biçiminin devlet çatısı altındaki formatıdır.

Bilindiği üzere, Mekke döneminde Peygamberimize davasından/tebliğinden vazgeçmesi
[yani içki, kumar, fal okları, heykeller, putlar, hileli alış veriş, faiz, zina, acımasız kölelik düzenine vb.karışmaması şartıyla] para, kadınlar, devlet başkanlığı bile teklif edilmişti. Yani getirdiğin din devlet düzenimize karışmasın...demişler, O [sav] "Bir elime kameri, bir elime gü eşi verseniz, ben Allah'ın istediği nizamın tesisi davasından vazgeçmem."buyurmuştu.
Çünkü her şeyi yoktan var eden Allah, yaşamdaki her şey için, hükümler irade edendir. İnsan başı boş ve gayesiz yaratılmadığı ve bu dünyaya başka bir şey için değil, ''ancak Allah'a kulluk etsinler diye yaratılmış''bir canlıdır.

Son paragraf: İslam dini/nizamı devlete de, devletin yönetim biçimine de, ticaretten, sosyal hayata kadar...yaşama dair ne varsa hükümleri, sınırları, yasakları, kuralları, mübahları olan sürekli canlı en son dindir.


1 Temmuz 2023 Cumartesi

azad ediyorum seni...

Azad ediyorum seni, 
Kalbimde uyutarak,
Kendimi unutturarak,
Adını anmadan,
Yasını tutmadan,
Resimlerine fısıldamadan,
Gözyaşlarımı akıtmadan,
Azad ediyorum seni...
Sevin artık göklerdeki doğan misali
Yeryüzünü gezen rüzgârlar gibi,
Unutulmuşluğun kayıtsızlığı,
Yeni açan güneş kadar, özgürsün...
Zaten sen de anlamıştın, 
Biliyordun ilk başından olmazdı benimle...
Ah meleğim,
Benimle ben bile olamazken, aldırma!
Ardına bir kez bile bakma,
Sitem edip, darılma.
Azad ediyorum işte seni...
Azad ediyorum,
Bayramın mübarek olsun...


İşte ilk sebep bu!


Biraz aslan burcu, biraz ses rengi ama hepsinden önce yapmacık değilim, şiiri okurken gereksiz abanmam, aslında farklı varyantlarla okuyabiliyorum da buraya yansıtmıyorum, fazla tiyatral olur. 

Bir de şiir öyle telefona acemi işi okunmaz. Mini studyon olur, okurken kulaklığından da duyarsın ve aslında kayıt ve fon müzik için bir asistanın olur, sen sadece şiire odaklanırsın. 

Ne diyordum, kanalımdaki seslendirdiklerimi niçin kapattım? 

Yukarıdaki mailde cevabı...Eski bir radyo programcısı olarak bunu çok duydum. En iyisi ricat dedim. İltifatlar şımartmaz, teşekkür eder, unuturum da dinleyenler hemen unutmuyor.

[Kadın aşk diyor, adam stüdyo diyor. 😅]

Bir sesli şiirim daha var taslaklarda, [onu da silerim dermişim] 😌 nasipse yakında dinlersiniz...

İyi kal iyilikleri azalmış dünya...