31 Temmuz 2023 Pazartesi

Yansımalar 28


''Sensizim, asabiyim, yıkığım, yılgınım, eksiğim, yarımım, rengim yok; solgunum, sesim yorgun... Sensizim ve zaman hızla heba oluyor...Sensizim ya bak soldu içimdeki gökkuşağı...Tüm griler benim, tüm sarılar benim...'' 
[Rüveyda'ya mektuplar sh: 31]

Bazen soruyorlar sesin niçin hüzünlü, bir şey mi oldu, diye...

Evet bir şey oldu, çok büyük bir şey!..
Gündelik telaştan kaynaklanan bir şey de değil üstelik! Ömürlük bir şey oldu!..

Ömrüme bir güneş doğdu, ne dokunabildim, ne sarılabilidim...
Sıcaklığı, hayali vardı, uzaklardan... Sesi, nefesi vardı uzaklardan...
Güzelliği nur yüzü vardı, uzaklardan...
Ötesi yoktu, olmayacaktı!..
Sesimden nasıl gitsindi hüzün...

Soruyorlar sesin niçin hüzünlü, bir şey mi oldu, diye...
Çok şey oldu, tüm kalan ömrüme doldu, kalbimi doldurdu, gözlerime doldu...

Beklenmeyen bir şey oldu! Başedilemez bir şey oldu!
Şarkı oldu, şiir oldu, sevgi oldu, sevda oldu, özlem oldu, aşk oldu da, ümit olamadı...Vuslat olamadı...

Kızıl ikindilerin vazgeçilmez türküsü, kara gecelerin beklenen rüyası oldu da, sabahlar hep yetim, hep mahrum, hep ıslak kaldı...

Bir şey oldu, söylenmez bir yara, dermansız bir dert oldu...

Sonra ne kadar gri varsa hepsini kucaklayıp odama/bahtıma doldurdum. Tonlarca gri...Açık, koyu, mat, canlı, ölgün...tonlarca...Hepsi elele vermiş ağlamakta...

Sarılar nerede? 
Nerede sonbaharım, hadi ağustos çık aradan, gelsin sarı mevsim...
Kentpark boşalmaya başlasın...İnsanlar üşüyüp evlerine erkence kaçsın...

Rüveyda!
Senin olmadığın bir dünyada bana hazan, sesime de hüzün yaraşır...