Klakson seslerini çoktan geçti, insan geçinenlerin vakitli-vakitsiz hoyrat böğürüşleri!
Bir şeyi ölçüsünde izah edecek sınırı bilmeksizin, habire kelime israfı yapanları da ekle sessizlik karşıtlarına...
Ne çok konuşuyoruz, içimiz dışımız kelime çöplüğü olmuş, boğuluyor, boğuyor görmüyoruz!
Sessizlik hıç'kırıklar içinde, duymuyoruz..!
Sessizliğin o muhteşem iklimiyle tanışmayan, nereden bilsin günbegün zayi olduğunu ömrünün...
Doğal olan her sesin, kendine özgü bir rengi, karakteri, düzeni, ahengi, ölçüsü, sınırları ve vakti vardır.
Bitkiler, hayvanlar konuşur, gürültüsüz.
Sessizliğin ahengine, akışına öyle güzel uyumludurlar ki, her bir ses, sessizliğe nota olarak eklemlenir...
Nefis bir kainat korosu, sessizlikle içiçe, elele, en nadide besteleri, eserleri kainat kitabına not düşerler.
Sesleri dinlersin, sessizlik sanırsın. Sessizliği dinlersin, ses sanırsın...
Enfes bir kuşatılmışlık, ruhunu sarhoş eder. Kalbin ötelere uzanır...Sonsuzluğa...İçinde bir cennet özlemi...
Ah şu gürültü, aşkın da düşmanı, kalemin de...