Sondan kaçıncıdır bilinmez!
Bunaltan sıcaklara,
Yoran gürültülere,
Kirletilen şehirlere,
Bir es verir eylül...
Sarının tüm tonlarını,
Sevmeye korkarken,
Ayaklar altına serer eylül...
Ressamlara yeni tablolar,
Şairlere hüzün sarısı şiirler,
Kaybetmekten korkanlara,
Fiyakalı vedalar sunar eylül...
Yolu beklenen bir sevgili,
Meçhul bir adreste kaybolmak belki,
Bir elinde valiz, bir elinde gül demeti,
Duyulması istenenleri söylemeyi,
Bir evlat, bir anne gibi gelir ve söyler eylül...
İçimizin ateşine serinlik,
Yusufi kuyulardaki esrarlı derinlik,
Dünyaya metelik vermeyen delilik!
Hüzzama dalmış akşamların uşşak kapı kuludur eylül...
Vuslat bekleyenlerin tecellisi,
Gelmeyen günlerin temcidi,
Bedeli ödenmiş yıllara ab-ı ahmer,
Suskun çığlıklarıyla kuşatıp sarar eylül...
Kaç eylül geçti ömrümüzden,
Kaç eylül yaşadık biz bu visalin hayaliyle,
Firak denizi oldu bize eylüller!
Yine de umudu söndürmez bu eylül...