[Rüveyda'ya Mektuplar, sh:31]
Biz ne çok sevdik, ne çok özledik, ne çok hasret kaldık birbirimize...
Biz ne büyük aşık olduk Rüveyda...
Daha önce hiç sevmemiş gibi coşarak sevdik, hiç sevmemiş gibi gözyaşlarıyla sevdik...
Biz kelimelerle sevdik, mesafelerce sevdik, hayallerle sevdik, hissedişlerle...
Sevdik biz...
Sevdim seni...
Ruhumuza, kalbimize her istediğimizde mesafe engelini aşarak dokunduk...Bir gölgeye, bir hayale dokunur gibi...
Biz gözgöze, elele sevemeyeceğiz.
Sen üşüdüğünde ben seni ısıtamayacağım. Teninin kokusunu her gün bir çiçeğe benzeteceğim. Senin sana has kokun olduğunu bile bile, seni kokular arasında arayacağım.
Düştüğünde kaldıramayacak, ağladığında gözyaşlarından öpemeyeceğim...
Seni seviyorum diye kulağına fısıldayamayacak, oraya sıcak bir buse bırakamayacağım.
Sabah güneşi hiç bir zaman ikimizin üzerine birlikte doğmayacak.
Her gece seni görmek için içinde kaybolduğum yatakta dualar edeceğim...
Sensizim çok sensiz...Kimsesiz, kimliksiz, yetim ve öksüz...
Yolda kalmış bir şaşkın.
Gülmeye anlam yüklemeye çalışan bir taklitçi...
Sensizim Rüveyda, çok fazla sensiz...
Hiç...