● Dünya gözüyle bakıyor ve kendini haklı görüp -şüpheye zerre yer vermeyip- çok emin bir şekilde hakkını haram edip, hesap günü görüşürüz diyebiliyorsun!
● Ya burada hırslarının, şehvetinin, kısaca nefs ve şeytan eseri pencerenden, haklılığını ısrarla savunan sen; tüm mahşer halkı önünde haksız çıkarsan..!?
● Mahşer halkının içinde ailen, annen-baba kardeşler, akraba, arkadaşlar ve bir rivayette Peygamberler...!
İstersen bir daha düşün !
● Ve sen gerek zenginliğinin -helal bile olsa- gerekse bu tür haklaşma hesapları ile uzunca zaman uğraşırken, cennete gideceksen, bunu da geciktirmiş olacaksın!
● Yukarıdakileri şunun için yazdım:
Bir gün bir arkadaşım kalbimi eyice kırdıktan sonra:
"Abi hakkını helâl et!"demişti...
Ben de ona şuna benzer şeyler söylemiştim:
- Bütün meselen Allah katında vebal ve sorumluktan kurtulmak değil mi? Kul hakkı yani..!
Ya kalp hakkı?
Ben sana tabiki hakkımı helal ettim ama bu sana yetmemeli! Kırdığın için çok üzülüp gönlümü tamir etmeliydin. Lakin seni ilgilendiren tek şey kalbimi yaratan Allah’ın vereceği not, bu kalbim umrunda bile değil!
Helal olsun sana..!"
Not 1: Kişi, kişiye dil ile "hakkımı helal ettim"derse mesele ilahi hukuk açından kapanmış olur.
Dil ile helal edenin kalbi hassasiyeti ve onarılmamışlığı bu durumu engellemez.
Not 2: Herkes birileri beni üzdü sanıyor.
Eski bir hatıramı yorumlamıştım oysa, yeni bir şey değil..!