2 Ocak 2020 Perşembe

Ey Şair! [2]


Griye sevdalı bir şair için gri bir kağıda  başlayalım yazmaya...

Kendimi daha iyi hissetiğim bir yerde ve bir zamandayım. Zaten nerede ve ne zaman yazdığımın da önemi yok. Duygu ne zaman akışa geçerse o zaman başlar her savruluş, rüzgara da gerek olmaz ki savrulmak için... Yazıların haykırışını görmek isteyen görürmüş. Şimdi nasıl olur da yazabilirim bilmem ama denemek ve sonuç almak zor değil.

Ah Şairim!
Nedendir bu haller derken bile bir hüzün kaplıyor içimi nedeni bilmek ne acıymış, kör sevdalara kucak açmak gibi... Bilinmez girdaplardan kaçamıyorum, haykırırken bile çıkmıyor sesim. Susmaya da niyetim yok ki, çıkmazdayım belli değil mi ? En ilginci de bundan rahatsız olmadığım. Sanki bu çıkmazlardan bir şey umuyorum da bekliyor gibiyim.

Ah Şairim!
Söylemek istediğim ne varsa saatlerce anlatmak istiyorum sanki. Aslinda siz olsanız karşimda ben sadece dinlesem , bıkmam ki... Baksam o güzel gözlerinize, o güzel gülüşüze ve orada kalsam... Aklimda delice şeyler geçiyor ama  söylemekte kararsizim...

Ah Şairim!
Şuan hislerimi dökebilsem kağıda çırpınmazdım böyle çaresizce.

Ah Şairim,
İnsan ne kadar zorlanıyor böyle engellerden dolayı. Ama bu engelleri takmazsanız , kendinizi  çok fazla sıkmazsanız neyse... Bu konuya çok girmesem daha iyi olacak sanırım sonu genellikle kotu bitiyor.
Beklediğim sonu getirememek ve sonuca ulaşamamak ne kötü. Ya da kendimi ifade edememek...
Kendimi felsefedeki sofistler gibi çıkmazda, nihilistler gibi bilinmezde hissediyorum.
Bilmediğim yollar bilmediğim yerlere götürüyor beni ancak yolun sonunda siz varsınız ulaşmayı umarken kaybolmak da varken bunu göze alıyorum. Ve karmaşık bir metinden çıkarak metnimi tamamlamayan cümlelerle sonlandırıyorum.

Sevgiler...