"Sevmek, mübalağa san'atıdır, abartın!" dedin.
Büyük sözü dinledim. Hem de bunu san'at olsun diye değil, genlerimin yapısı gereği, ekstra bir gayrete gereksinim duymadan ve esasen sizin bu vecizenizden habersiz mübalağa ile yani dolu dolu bütün içtenliğimle sevdim; severken de sevgimden dolayı ne lazımsa fazlasıyla verdiğim için hiç kıymetim bilinmedi be İsmet ağabey! Ve bunu derken, eş-dost, arkadaş, sevgili...hiç ayırmadan söylemenin hüsranı içindeyim.
Ah İsmail ağabey ah!
Ah İsmail ağabey ah!
Siz öyle dediniz ben de haddimce şöyle demişim :
''Sevilerimizi, sevdamızı bonkörce saçtık da ne oldu..
Payımıza orta şekerli, yalnız ve boynu bükük bir fincan düştü...''
Payımıza orta şekerli, yalnız ve boynu bükük bir fincan düştü...''