Bir ömürde (ilkokulda yılda diye öğretmişlerdi) dört mevsim varmış.
Yay, yaz, güz(küz) kış,
Dermiş eskiler...
İlkbahara yay derlermiş.
Yeşili tabiata yaydığı içindir belki...
Küz, güz, hazan, sonbahar...
Bir son nasıl bahar olmuşsa...
Belki dallarda sararmış da olsa yaprakları son kez gördüğümüzdendir...
Belki de öteki dünyaya bahar gibi yeniden açacağımızdandır.
Hazanı daha çok yakıştırmışımdır.
Hem hüzzamla da uyumlu...
Ömrünün ilkbaharını, yazını bir çırpıda (bir hâyâl gibi) bitirdin.
(Gerçi 35 yolun yarısı eder diyen de 56'sında göçmüştü.)
Hazanı kırgın ikindilerde, hüzzam/hüzün makamında demleme vaktindesin artık...
Ah!..
Kışa hiç hazır değilsin!