Gitmeyecektin!..
Ekmeğin, peynirin tadı yoksa, domates mis gibi toprak kokmuyorsa, pahalılık almış başını, cep yakıyorsa, insanlarda sevgi-saygı azalmışsa, sebebi hep sensin...
Gitmeyecektin!..
Sen bir gittin, kuş sesleri de peşine takıldı. Uçurtmalar bir daha gökyüzünden geri dönmediler. Dedim onlara siz uçurtmasınız, asla iki kanatlı kuş olamazsınız, diye, dinlemediler. Pervane kelebeğine öykünmüş olmalılar. Göklere aşıktılar, bu özgür ölüme çoktan hazırdılar.
Özgür ölüm!..
Aşk da öyle değil mi? Varlığına meftun olduğunun, gidişiyle ölürsün ve bundan şikâyet etmezsin. Gönüllüce ölürsün. Her gün yine, yeni, yeniden...
Aşk için yansın yeryüzünün bütün pervaneleri...Ölümüne sevenlerin meşalesi dünya durdukça hiç sönmesin.
Sen yine de gitmeyecektin sevgili...
Hem sence, sen gitmiş oldun mu?
Ne zaman ki seni, sana ait olan her şeyi unuturum, yani ne zaman ki kalbimle yolları ayırırım, belki bir ihtimal o zaman gitmiş olursun...
Sen gidince diye bir şey yok, sadece çaresiz bir sessizlik hüküm sürüyor buralarda.
Kabullenilmiş, razı olunmuş, mağlup olmuş bir sessizlik...